1 Mayıs 2012 Salı

2010 Yılında Johnny Depp'in Türk Basınıyla Yaptığı Bir Röportajı



Bu röportajda, onun aktör kimliğinin, müzisyen yönünün, nasıl bir baba ve oğul olduğunun izlerini bulacaksınız. Bunlar, Johnny’nin onun hakkında bilmeniz gerektiğini düşündüğü
yegane unsurlar.

Sette bir günün nasıl geçiyor?

Johnny Depp: Sıkıcı.

Sıkıcı mı?

Johnny Depp: Evet, fazlasıyla sıkıcı. Kupalar dolusu kahve içiyorum. İnanılmaz çok kahve. İnsanı ayık tutuyor. Tek bir sahneyi çekmek bazen saatler hatta günler sürüyor. Genellikle benim topu
topu iki-üç dakika oynamam gerekiyor ama günün geri kalanında çekim için hazırlık yapılıyor. O yüzden de vaktim beklemekle geçiyor.

Kuşkusuz ki tam bir film yıldızısın. Birçok kişi seni iyi bir aktör olarak kabul ediyor. Film yıldızı olmakla aktör olmak arasındaki fark nedir sence?

Johnny Depp: Ben mi? Bir film yıldızı mı? Bilmiyorum... Benim için Cary Grant gerçek bir film yıldızıdır mesela. Aynı zamanda iyi de bir aktördür. Humphrey Bogart başka bir film yıldızı... Diğer taraftan çok iyi aktör olup yıldız olmayanlar var. Marlon Brando harika bir aktördü mesela. Film yıldızı olarak anılmaktan hiç hoşlanmazdı bence.

Sen kendini nasıl görüyorsun?

Johnny Depp: Hayatımı kazanıyorum. Bu benim işim, kendimi bir film yıldızı olarak görmüyorum. Aktörüm ben. İşin parıltılı kısmında değil, sahadayım. Yıldızlıkta iyi olmadığımı düşünüyorum.
Çoğu insan bu söylediklerine itiraz edecektir... Peki senin bir müzik kariyerin vardı. Müzikten sinemaya geçtiğin anı hatırlıyor musun?

Johnny Depp: Çok iyi hatırlıyorum hem de! Bir müzisyendim ve hayatımın sonuna kadar öyle kalacağımı düşünüyordum. Günümü gün ediyordum. Bir gün oyuncu bir arkadaşımla yürürken, bir iş başvuru formu doldurdum. Müzikten pek para kazanmıyordum çünkü. Kiramı ödemek, sigara almak falan için para lazımdı. Yürürken arkadaşım birden durup bana baktı ve “Ne
düşünüyorum biliyor musun, bence sen bir aktörsün ve bunun farkında değilsin. Benim menajerimle tanışmalısın” dedi.

Arkadaşın sende ne görmüştü?

Johnny Depp: Bilmiyorum, inan bilmiyorum. Tek bildiğim o dakikadan itibaren her şey akmaya başladı. Menajeriyle tanıştım. O beni bir cast yönetmenine gönderdi, bir film okuması yaptım ve iş
verdiler.

Hangi filmdi o ilk iş?

Johnny Depp: Elm Sokağında Kâbus. Ama onu yaparken de hâlâ müzisyendim. Sadece kiramı ödeyecek para kazanıyordum filmden. Yani oyunculuk benim gözümde sadece hobiydi.

Ne zaman hobi olmaktan çıkıp mesleğe dönüştü?

Johnny Depp: İki film yaptıktan sonra oyuncu olmaya karar verdim. Grubum da dağıldı. “Budur” dedim. Oyunculuk için yaratıldığımı fark ettim. Bu yüzden de işi ciddiye alıp öğrenmeye çalıştım. Kurslara gittim. Oyunculuk hakkında kitaplar okudum.

Oyunculuğu ciddiye aldın sonunda...

Johnny Depp: Bu mesleği ne kadar ciddiye alabilirsen, o kadar...
 
Nasıl yani?

Johnny Depp: Yani... Çok da ciddiye almadım aslında. Demek istediğim bu da altı üstü bir meslek.
Ben mesleğimi ciddiye alıyorum mesela, siz almıyor musunuz yani.
Johnny Depp: Bir aktörün kendini ciddi bir aktör olarak görmesinden daha kötü bir durum düşünemiyorum. Aktör nedir? Her aktör bir yalancıdır. Mesleğin, olabildiğin kadar iyi bir yalancı olmaktır. O yüzden çok da ciddi bir meslek değil.

Boş zamanlarında hâlâ müzik yapıyor musun?

Johnny Depp: Evet, hâlâ müziğin içindeyim ama hobi olarak. Müzik benim ilk aşkım. Fırsat buldukça bir şeyler çalıyorum. Seyahate çıkarken gitarım hep yanımdadır. Sürekli çalarım. Sadece bunu artık profesyonelce yapmıyorum.

Los Angeles’ta grupların canlı konser verdiği bir kulübün var değil mi?

Johnny Depp: The Wiper Room isimli bir kulübüm var, evet. Çok güzel, küçük bir bar. Canlı müzik oluyor. İyi müzisyenlerin performansları da oldu orada. Dünyanın başka bir yerinde ünlü müzisyenlerin çalmak isteyeceği bu kadar küçük başka bir bar olduğunu sanmıyorum. Allen Ginsberg’den Oasis’e, Johnny Cash’e, Carol Channing’e kadar tuhaf bir liste oluşturan isimler çaldı orada. Bu işi ticarete çeviremem, sadece takılıyorum. Orayı kendim ve diğer
müzisyenler için açtım. O sıralar gidecek başka yer yoktu, her yerde kötü müzik çalıyordu.

Bu sert bir açıklama!

Evet ama Hollywood’da bazı şeylerin eksik olduğunu düşünüyorum. Nostaljik 1920’ler, 30’lar gibi. O yüzden de Wiper Room’u o duygu ve tarzla dekore ettim.

UYKU TÜM ZAMANLARIN EN İYİ BULUŞU

Film çekerken çok seyahat etmen gerekiyor bu durumdan hoşnut musun?

Johnny Depp: Evet, seyahat etmeyi seviyorum. Eğer bir yerde çok uzun süre kalırsam huysuzlaşıyorum. Mesela bir şehirde 3-4 ay zaman geçirmek çok fazla. Hareket etmek istiyor insan. Şu anda da hareket vakti gelmiş gibi hissediyorum.

Seyahati senin için çekici kılan ne? Benim için bavul hazırlama süreci bir kabustur mesela...

Johnny Depp: Onu ben de sevmem. Ama varış anını severim. Bulunduğun yer ile ilgili bilgiler edinmeyi, uyumayı.

Bana daha önce de uykuyu sevdiğini söylemiştin.
 
Johnny Depp: Evet. Her yerde uyumayı seviyorum. Genel olarak uykuyu seviyorum. Uyku tüm zamanların en iyi buluşu bence.

En uzun süre uyuma rekorun kaç saat?

Johnny Depp: 21 saat olmalı. Bir keresinde de 18 saat uyumuştum.

Bir çekim sırasında mı bu kadar uyumuştun?
 
Johnny Depp: Evet, bir film çekiyorduk ve kendimi hasta hissediyordum. Uyandığında nasıl hissettin? Yenilenmiş mi?

Johnny Depp: Hayır, çok fenaydı. Ama çekime devam etmem gerekiyordu.

İdeal bir hafta sonun ya da boş günün nasıl geçer?

Johnny Depp: Kesinlikle Güney Fransa’da ailem ve arkadaşlarımla birlikte gezerek.
 
Ev neresi senin için?

Johnny Depp: Eskiden Los Angeles’tı ama artık Güney Fransa da var.

Ailen dışında senin için önemli olan şeyler ne?

Johnny Depp: Kitaplarım. Tablolarım... Resim yapmak, büyük bir kaçış benim için... Vakit buldukça yapıyorum.

Ne resmi yapıyorsun?

Johnny Depp: Portre. Fil çizmeyi seviyorum. Eğer sana tabolarımı gösterecek olursam, onların üç yaşındaki hiperaktif bir çocuk tarafından yapıldığını zannedersin.

Kendini öyle mi hissediyorsun?

Johnny Depp: Hayır, hayır. Çok daha ağırkanlı, bir buçuk yaşında gibi hissediyorum.

Kadınlar senin seks sembolü olduğunu düşünüyor...

Johnny Depp: Ben kendimi öyle görmüyorum ama... Üstelik buna alışmış da değilim. Umarım alışmam da. Çünkü bu normal değil. Elbette insanların filmini beğendiğini söylemesi çok güzel ama seks sembolü olduğunu düşünmeleri başka bir şey.

Hollywood’un klasik tiplerinin aksine bir aile adamı tipin var...

Johnny Depp: Evet ben hep aile adamı oldum. İki kız kardeşim, bir erkek kardeşim var. Hepsi başka yerlerde ama hep yakınız. Fırsat buldukça bir araya geliriz.

Tanışmak için ölüp bittiğin biri var mı?

Johnny Depp: Tanrı. Onunla oturup bir sigara tüttürmek için ölüyorum.

PİŞMANLIĞIM YOK

Geçmişe bakınca, yaptığın herhangi bir işten pişmanlık duyuyor musun?
Johnny Depp: Pişmanlık duyduğum tek şey, yumruk atabileceğim birkaç kişiye fırsatım varken o yumruğu atmamış olmaktır. Başka da pişman olduğum bir şey yok.
İnsanlar senin “kötü çocuk” olduğunu düşünüyor. Gerçekten vahşi bir yanın var mı yoksa hepsi medyanın abartması mı? Johnny Depp: Tamamen medyanın abartması. Bunu onlar yarattı. Niye bana vahşi diyorlar ki? Bilmiyorum. Tek aklıma gelen açıklama, her ürüne bir isim verme ihtiyacı... Mesleğimin ilk yılları için bile kendimi vahşi diye tanımlayamam. Tuhaf bir işi olan, normal bir adamım bence.

TIM BANA İŞKENCE EDİYOR

Johnny beni Tim Burton’la tanıştırdı. Tim’in eşi Helena Bonham Carter’la da röportaj yaptım.
Depp, Burton’dan bahsederken çok duygusallaşıyor. “Tim ne zaman benimle çalışmak isterse, orada hazır bulunurum. Bana yapmak istediği her şeyi yapmasına müsade ederim. Ona o kadar güveniyorum. Kendimi sadece onun ellerine bırakıyorum. Bazen bana işkence ettiği bile oluyor! Ama her seferinde işe yarıyor” diye anlatıyor.

POLİTİKA HAKKINDA

Birçok ünlü Hollywood yıldızı yakın zamanda politika sahnesinde göründü. Sen politikanın neresinde duruyorsun?

Johnny Depp: Her modaya uyanlardan ya da seçimler için işbirliği yapılabilecek ünlülerden değilim. Bir şeye inanacaksam onu sorgularım. İnandığım zaman da sonuna kadar giderim. Belki başkaları bunu iyi amaçlar için yapıyordur. Benim için “Bir Dilek Tut Vakfı” çok önemli mesela. Hasta çocuklara yardım ediyor. Yıllardır destekliyorum. Aktif olarak Amerikan Yerlileri Hareketi’ni de destekliyorum. Kızılderililer tarihte yeterince destek görmemiş bir halk.

İnsanlar seni neden bu kadar çok merak ediyorlar sence?

Johnny Depp: Bu makinenin bir parçası galiba. Televizyon, dergiler... Oyuncuların üstüne güzel bir şekerli süsleme yapıyorlar, bu da onları farklı gösteriyor, çekici, gizemli kılıyor. Bunu da insanların gözlerinin içine içine sokuyorlar. Bu yüzden de herkes, halkın gözünün önünde olan kişilerin
hayatındaki kirleri görmek için dört gözle bekliyor. Bu dayatılan bir şey. Medya yapıyor bunu. Eğer kir varsa, dergiler daha çok satıyor. Daha çok satınca daha çok çamur atılıyor.

Bu seni sinirlendiriyor mu?

Johnny Depp: Ben de o makinenin bir parçasıyım. Alıştım artık. Ama zaman zaman sinir bozucu olabiliyor.

Hakkındaki en büyük yanlış düşünce nedir?

Johnny Depp: Komik, eğlenceli biri olduğumu düşünmeleri. Halbuki hiç değilim...

Kederli biri misin yani?
Johnny Depp: Aşırı derecede hem de. Kederli ve ciddi biriyim ben. Hakkımda yazılanların çoğunluğu açık açık yalan. O yüzden nereden başlasam bilmiyorum. Gerçekler satmıyor değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder